(Allah'ım!) Yalnız sana kulluk eder, yalnız senden yardım dileriz.(Fatiha-5)
بسم الله الرحمن الرحيم
Rahmân ve Rahîm Olan Allah’ın Adıyla…
Bir müslümanın, Allah’ın evleri olan mescitlere geldiği vakit dikkat etmesi gereken bir takım edep kuralları vardır. Bu edep kurallarına “Mescid Âdabı” denilir. Bu adaba riayet etmek, kişinin takvasından ileri gelir. Bu nedenle Allah’tan korkup sakınan ve güzel ahlak üzere olmak isteyen her müslümanın, bu kurallara özenle dikkat etmesi gerekir. Şimdi bu kuralları maddeler halinde zikretmeye çalışacağız:
Ayak, ter kokusu, sigara veya soğan-sarımsak gibi insanlara eziyet verecek kokularla mescide gelinmemelidir. Bu bizzat Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yasaklamış olduğu bir durumdur. Mescide gelinmeden önce mümkünse çoraplar değiştirilmeli, eğer imkân yoksa ayak, abdest alınırken sabunla güzelce yıkanmalıdır. Aynı şekilde eğer koltuk altları terli ise sabunla koku gidene dek yıkanmalı ve kardeşlerimize rahatsızlık verilmemelidir. Sigara içenler ise mescide gelmeden en az yarım saat veya bir saat evvelinden sigaralarını atmalı ve ağızlarından o iğrenç kokuyu giderecek maddeler kullanarak ağız temizliklerini yapmalıdır. Bununla birlikte bir müslümanın sigara içemeyeceğini tekrar hatırlatmaya gerek yoktur herhalde!
اللَّهُمَّ اجْعَلْ فِي قَلْبِي نُورًا وَفِي بَصَرِي نُورًا وَفِي سَمْعِي نُورًا وَعَنْ يَمِينِي نُورًا وَعَنْ يَسَارِي نُورًا وَفَوْقِي نُورًا وَتَحْتِي نُورًا وَأَمَامِي نُورًا وَخَلْفِي نُورًا وَأَعْظِمْ لِي نُورًا
“Allah’ım! Kalbime, gözüme ve kulağıma nur ver. Sağımda, solumda, üzerimde ve altımda nur var eyle! Önümde ve arkamda nur kıl! Allah’ım! Nurumu artır!” (Buhârî rivayet etmiştir.)
Bu dualardan bir diğeri de şudur:
«باسم الله، آمنت بالله، توكلت على الله، لا حولَ ولا قوة إلا بالله. اللَّهُمَّ بِحَقِّ السَّائِلِينَ عَلَيْكَ، وَبِحَقِّ مَخرجي هَذَا، فَإِنِّي لَمْ أَخْرُجْ أَشَراً، وَلاَ بَطَراً، وَلاَ رِيَاءً، وَلاَ سُمْعَةً، خَرَجْتُ ابْتِغَاءَ مَرْضَاتِكَ، وَاتِّقَاءَ سُخْطِكَ، أَسْأَلُكَ أَنْ تُعِيذَنِي مِنَ النَّارِ، وتُدخِلَني الجنة»
“Allah’ın adıyla… Allah’a iman ettim, Allah’a tevekkül ettim. Güç ve kuvvet yalnız Allah’ın yardımı iledir. Allah’ım! Senden isteyenler (e olan) vadin ve benim (mescide doğru) şu çıkışım hakkı için beni ateşten korumanı ve cennetine koymanı istiyorum. Allah’ım! Ben, ne azgınlık, ne böbürlenme, ne gösteriş ne de riya için çıkmadım; ben (ancak) senin rızanı kazanmak ve gazabından korunmak için çıktım.” (İbn Mâce rivayet etmiştir, senedi zayıftır)
اللَّهُمَّ افْتَحْ لي أبْوَابَ رَحْمَتِكَ
“Allah’ım! Rahmet kapılarını bana aç!” (Müslim rivayet etmiştir.)
Şu olaya dikkatle kulak ver:
Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem, insanlar namaz kılarlarken yanlarına çıktı. Kur’ân okurlarken sesleri yükselmişti. Bu durumu görünce onlara şöyle buyurdu: “Namaz kılan, Rabbiyle fısıldaşmakta, O’na münacat etmektedir. Bu nedenle ne ile niyaz ettiğine dikkat etsin. Sakın birbirinize karşı açıktan Kur’an okumayın!” (Ahmed b. Hanbel rivayet etmiştir, senedi sahihtir.)
Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem, insanları rahatsız ettiği için sesli olarak Kur’an okumayı bile yasaklamıştır. Acaba bu gün bizim, mescitlerdeki halimizi, oradaki konuşmalarımızı ve insanlara verdiğimiz eziyeti görse ne derdi?
Unutmamak gerekir ki, mescidler Allah’ı anma ve zikirle meşgul olma yerleridir; kahvehane gibi muhabbet etme, gürültü yapma ve hasret giderme yerleri değildir.
Bir bedevî mescide işedi. Oradakiler ona ceza vermek için, ona doğru hareket ettiler. Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem hemen onlara: “Onu bırakınız” buyurdu. Sonra adamı yanına çağırdı ve: “Bu mescitlere ne işemek uygundur ne de pisletmek. Buralar ancak Allah’ı anmak, namaz kılmak ve Kur’an okumak içindir” buyurdu. (Buhârî rivayet etmiştir.)
Bu nedenle mescide gelen bir Müslüman mescide girdiği andan itibaren konuşmasını kesmeli, hatta fısıldaşmayı bile bırakmalı, güzelce bir yere oturarak sessizce dua ve zikriyle meşgul olmalıdır. Muhabbet isteği varsa, bunu namaz sonunda dışarıda yapmalıdır.
اللَّهُمَّ إني أسألُكَ مِنْ فَضْلِكَ
“Allah’ım! Senin lutuf ve fazlından isterim.” (Müslim rivayet etmiştir.)
Bu anlatılanlara riayet ettiğinde hem sünnete uymanın ecrini alacak, hem de takvanın gereğini yaptığın için gönlün huzurla dolacaktır. Ne mutlu sünnet üzere yaşamaya çalışanlara!Faruk Furkan